Kobani Davası kapsamında, HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile HDP MYK üyeleri ve yöneticilerinin yer aldığı toplamda 36 kişi hakkında verilen hükme dair gerekçeli karar, 13 ayın ardından açıklandı.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, bu hükme ilişkin 32 bin 630 sayfalık bir gerekçeli karar yayımladı. Söz konusu kararda, hüküm giyen sanıkların 6-8 Ekim olayları sırasında yaşanan şiddet olaylarından sorumlu tutulmadığı belirtildi.
DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu, gerekçeli kararın yayımlanmasının ardından bir açıklama yaptı. Davanın bir ‘kumpas’ olduğu iddia edilen açıklamada, gerekçeli kararın 13 ay boyunca açıklanmamasının da bu ‘kumpasın’ bir parçası olduğu kaydedildi. Açıklamada, “Hukuksuz mahkumiyet kararlarına karşı itiraz imkanı ortadan kaldırılmıştır” denildi.
“KUMPAS DAVASI ÇÖKTÜ”
Açıklamada, “Kobanî Kumpas Davası’nın, siyasi iktidar ve yandaş medya tarafından ilk günden beri dayandırılan tüm gerekçeleri boşa düşmüştür” ifadelerine yer verildi. Devamında, “Gerekçeli kararla bir kez daha Kobanî Kumpas Davası’nın tüm iddialar bakımından asılsız, hukuk dışı ve siyasi bir dava olduğu ortaya çıkmıştır. Arkadaşlarımız suç işledikleri için değil, demokratik siyaset hakkına sahip çıktıkları için cezalandırılmıştır. Dava boyunca yapılan olumsuz propagandalar, asılsız iddialar ve şaibeli mahkeme heyetleri siyasi bir mühendislik örneği olarak kayıtlara geçmiştir. Yasin Börü üzerinden yaratılmak istenen siyasi linç ve algı operasyonları çökmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2020 yılında aldığı kesin kararla, Demirtaş’ın sosyal medya paylaşımlarının ifade özgürlüğü kapsamında olduğu ve şiddet olaylarıyla hiçbir bağlantısının bulunmadığı hukuki kesinlik kazanmıştır. AİHM’in bu bağlayıcı kararının derhal uygulanması, Türkiye’nin uluslararası hukuka bağlılığının bir gereğidir” denildi.
“SERBEST BIRAKILSINLAR” ÇAĞRISI
Açıklamada, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere davada tutuklu bulunan kişilerin serbest bırakılması gerektiği vurgulandı. “Türkiye artık siyasi kumpaslarla değil, adaletin ve demokratik değerlerin hâkim olduğu bir ülke olarak anılmalıdır” ifadelerine de yer verildi.