36 yaşındaki Ece Gürel’in ölümü Türkiye gündemini sarstı. Gürel’in arkasında bıraktığı mistik unsurlar, bu konunun uzun süre tartışılacağını gösteriyor.
Ece Gürel, 2 Mart Pazar günü Belgrad Ormanı’nda yürüyüşe çıktığında kayboldu. Dört gün sonra sağ olarak bulunan Gürel, hastaneye kaldırıldı fakat hipotermi ve buna bağlı komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitirdi. 36 yaşındaki kadının ölümünün şüpheli olması pek çok farklı iddianın ortaya atılmasına neden oldu. Gürel’in astrolojiye ve tarota olan düşkünlüğü, bu iddiaların merkezinde yer aldı. Gazete yazarı Emrullah Erdinç, ön otopsi raporuna dayanarak Gürel’in Belgrad Ormanı’na çığlık terapisi yapmak için gittiğini belirtti.
Gürel’in kaybolmasının ardından sosyal medyada çeşitli teoriler ve iddialar ortaya atıldı. Bazıları, Gürel’in şamanist deneyimler için ormana gittiğini ve burada şaman ayinlerinde kullanılan halüsinojen etkili ‘ayahuasca’ çayı içtiğini iddia etti. Diğer kullanıcılar ise, Gürel’in astral seyahat yapmaya çalışırken ruhunun bedenine dönemediğini öne sürdü. Ayrıca birçok kişi, metafizik unsurların Gürel’in hayatına son verdiğini iddia etti.
Belgrad Ormanı, ‘ruhani pazarlamacıların’ gözde mekanı haline geldi.
Belgrad Ormanı, İstanbul’da yürüyüş yapmak için popüler bir yer olmasının yanı sıra ‘ruhani yolculuk’ vaadiyle insanları dolandıranların adresi haline geldi. Bu dolandırıcılar, ormanın altında ‘şifa verici enerjiler’ olduğunu, burada ruhsal yolculuk yapmak için en uygun yerin bulunduğunu iddia ederek yürüyüşler düzenliyor. Belgrad Ormanı, bu inançların etkisiyle adeta ‘manevi yolculuk’ merkezi olarak pazarlanmaktadır.
Ece Gürel’e astroloji eğitimi veren Hale Özen, Gürel’in kurşun dökme, tarot okumaları ve şamanik eğitimler aldığını belirtti. Özen, Gürel’in son dönemlerde yoğun duygusal zorluklar yaşadığını ve konulara takıntılı hale geldiğini öne sürdü.
İnsanlar bu ‘ruhani yolculuk’ tuzağına neden düşüyor?
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı olan Psikiyatrist Prof. Dr. Hakan Türkçapar, bu konuda dikkat çekici açıklamalar yaptı. Prof. Dr. Türkçapar, sonsuz mutluluk ve manevi güç vaatlerine inanmanın eğitim seviyesinden bağımsız olduğunu ifade etti. Bu tür inançların “Ya tutarsa, ya gerçekse” düşüncesiyle beslendiğini vurguladı.
Türkçapar, belirsizlik, korku veya çaresizlik anlarında insanların hızlı ve mucizevi çözümler arayışının artığını belirtti ve bu dönemde sunulan vaatlerin cazip geldiğini belirtti. Ayrıca, plasebo etkisinin bazı kişilerin bu yöntemlerin işe yaradığını hissetmesine yol açtığını ancak bu tür inançların herhangi bir bilimsel temeli bulunmadığını ifade etti. Bu durum, ruhsal rahatsızlıklara karşı yatkın kişiler için ciddi riskler taşımaktadır.
“Dolandırıcılar, insanların korku ve üzüntü gibi duygularını kullanıyor.”
Türkçapar, ‘ruhani yolculuk’ vaatleriyle insanları kandıran kişilerin antisosyal ve psikopat eğilimler taşıdığını belirtti. Risk taşıyan durumun bu tür vaatlere kanarak gerçek psikolojik sorunlar yaşayan insanlarla bağlantılı olduğunu vurguladı. Sosyal medya platformlarının bu inançların hızla yayılmasında rol oynadığını ekleyerek dolandırıcıların insanları nasıl manipüle ettiğini açıkladı.
“İnsanlar, korku, üzüntü ve şaşkınlık gibi yoğun duygusal durumlar yaşadıklarında büyük zayıflık gösterirler.” diyen Türkçapar, bu tür anların bireyleri telkine daha açık hale getirdiğini belirtti. Böylece, hızlı çözüm sunan her türlü uygulama kolayca benimsenir hale gelmektedir.
İlk anda kişiye iyi gelen bu tür yöntemler, ruhsal yatkınlığı olan bireyler için ciddi sorunlara yol açabilir. Özellikle psikoz riski taşıyan bireyler, aşırı davranışlarla karşılaşarak psikotik bir rahatsızlık yaşayabilirler. Bu durum, psikolojik bir rahatsızlığa dönüşebilir.