İstanbul’da 23 Nisan 2025’te meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem ve ardından yaşanan yaklaşık 200 artçı sarsıntı, bölge sakinlerinin psikolojik durumunu olumsuz yönde etkiledi. Bu sarsıntılar sonucunda insanların kaygı ve korku duygularında belirgin artışlar gözlemlendi. Uzman Klinik Psikolog Nur Ela Aşar, bu durumla ilgili önemli uyarılarda bulundu.
“YALNIZ KALMAKTAN KAÇINIYORLAR!”
Uzman Klinik Psikolog Nur Ela Aşar, “Depremin hemen ardından özellikle İstanbul’da yaşayan kişilerde yoğun bir kaygı hali gözlemliyoruz,” şeklinde ifade etti. Aşar, bu kaygının insanların geceleri uyumakta ciddi zorluk çekmesine ve birçok kişinin hâlâ evlerinde yalnız kalmaktan kaçınmasına yol açtığını dile getirdi.
“UYKUSUZLUK VE TETİKTE OLMA HALİ YAYGIN!”
Gece uykularının son derece bölünmüş olduğunu belirten Psikolog Nur Ela Aşar, insanların en küçük bir sarsıntıya ya da dışarıdan gelen sıradan seslere dahi büyük bir korkuyla tepki verdiğini vurguladı. Aşar, “Bu, bedenin sürekli tetikte kalmasından kaynaklanıyor. Uykuya dalamama, sık uyanma ya da sabah saatlerinde aniden uyanıp panikle kalkma gibi şikâyetler çok yaygın,” dedi.
İSTANBUL’A YENİ GELENLERDE ARTAN KAYGI!
Depremi birebir yaşamamış ancak İstanbul’a yeni gelen bireylerde de önemli ölçüde deprem korkusu geliştiğini belirten Dr. Ela Aşar, “Kendilerini sürekli bir tehdit altındaymış gibi hissediyorlar. Özellikle deprem anında İstanbul’da olmayan ama yakın çevresinden etkilenen kişilerde de korku oldukça yaygın. Bu kişilerin şehirle bağ kurmakta zorluk yaşadığını gözlemliyoruz,” şeklinde konuştu.
“YALNIZ KALMA KORKUSU DERİNLEŞİYOR”
Depremi doğrudan yaşamış bireylerde, yalnız kalma korkusunun belirgin bir şekilde ön plana çıktığını aktaran Uzman Klinik Psikolog Nur Ela Aşar, bu durumu şöyle açıkladı: “Deprem anında yalnız olan birçok kişi, bu deneyimi travmatik bir şekilde yaşamış durumda. O anki çaresizlik hissi, sonraki günlerde tek başına kalamama, hatta gündüz vakti bile yalnız kalmak istememe gibi sonuçlar doğuruyor.”
“TOPLUMSAL DESTEK VE PSİKOLOJİK MÜDAHALE ŞART”
Psikolog Nur Ela Aşar, bu sürecin ciddiyetine dikkat çekerek, “İnsanların bu duygularla başa çıkabilmesi için hem psikolojik destek hizmetlerine erişimi kolaylaştırmalı hem de toplumsal olarak birbirimize daha fazla destek olmalıyız. Özellikle çocuklar ve yaşlılar bu süreçte daha kırılgan hale gelebiliyor,” dedi.