Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde asgari ücreti yazan Abdulkadir Selvi’nin yazınından bir bölüm:
Asgari Ücret Komisyonu, perşembe günü ikinci toplantısını gerçekleştirecek. Ancak bu toplantıda teklifler alınmayacak, bunlar bir sonraki hafta yapılacak toplantıda değerlendirilecek. Asgari ücrete yapılması düşünülen yüzde 25 oranındaki artışın ardından, asgari ücretin 27 bin liraya ulaşması bekleniyor. Ancak bu rakamın yeterli olup olmayacağı sorgulanıyor. “4 bin 500 liralık bir artış asgari ücretlinin hangi derdine çare olacak?” ifadesi gündeme getiriliyor.
Asgari ücretli, memur ve emeklilerin beklentileri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çevrilmiş durumda. “Reis bizi unutmasın” diyen bu kesim, devletin gücünü asgari ücretli ve emekliden yana kullanmasını talep ediyor. Asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam ile ilgili gelişmeler, gözlerin hükümete çevrilmesine neden olmuş durumda.
Asgari ücret belirlenirken yalnızca enflasyon oranı dikkate alınmıyor, fakat bu oran belirleyici etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. Hayatın gerçekleri ise, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine sığmayacak kadar zorlayıcı bir tablo sunuyor. “Bir TÜİK enflasyonu var; bir de asgari ücretlinin, emeklinin ve memurun enflasyonu var” denilerek bu durumun altı çiziliyor. Modern devletlerin resmi kurum verilerini dikkate alacakları belirtirken, asgari ücretli, memur ve emeklinin geçim endeksi ile TÜİK verilerinin örtüşmediği kaydediliyor. TÜİK’in enflasyon sepetinin, asgari ücretlilerin, memurların ve emeklilerin sepeti ile aynı verilerden oluşmadığı ifade ediliyor.
