Yüzde 93 zihinsel engelli, 6 yaş zekasına sahip…
Evrensel’den Eylem Nazlıer’in özel haberine göre, 1995 doğumlu Oğuzcan, yüzde 93 oranında zihinsel engelli olarak değerlendiriliyordu. Ailesi, Oğuzcan’ın ‘kleptomani’ yani ‘çalma’ hastalığından da muzdarip olduğunu belirtti. Ancak Oğuzcan, bu davranışının farkında değildi ve ne yaptığını anlamıyordu. Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu’ndan alınan sağlık raporunda; epilepsi, sağ hemiparezi, konuşma bozukluğu ve burun ile damak deformitesi gibi tanılar yer aldı. Raporda Oğuzcan’ın zeka yaşı ise 6 olarak belirlendi.
Oğuzcan hakkında açılan birçok davada, ailenin ifadesine göre, Oğuzcan bu suçların hiçbirinin farkında olmamıştı. Daha önce “cezaevinde kalamaz” raporu düzenlenen Oğuzcan, ne yazık ki bu raporun iptali sonrasında cezaevine gönderildi.
Cezai ehliyeti olmayan Oğuzcan, konduğu hücrede hayatını kaybetti.
Daha önce Oğuzcan hakkında açılan davalarda mahkeme, “cezai ehliyeti yoktur” kararı almıştı. Fakat bu karar zamanla değişti ve Oğuzcan’a çeşitli hırsızlık davaları sonucunda hapis cezaları verilmesi sağlandı. Aralık 2020’de cezaevine giren Oğuzcan’a, 2021 yılında bir günlük hücre cezası verildi. Bu ceza, duvara kalemle yazı yazdığı gerekçesiyle uygulanmıştı.
Disiplin cezasının uygulanabilmesi için cezaevi doktorunun onayı gerekliydi. Onayın verilmesinin ardından hücreye konan Oğuzcan, aynı gün sabahında hayatını kaybetti. Oğuzcan’ın avukatı Kulaksız, “Cezaevi doktoru, Oğuzcan’ın hücrede kalabileceği yönünde bir rapor verdi. Hücreye konulduğu gecenin sabahında, Oğuzcan ölü bulundu. Ölüm sebebi epilepsi nöbeti geçirmesi ve dilini yutmasıydı. Yanında biri olsaydı, çok basit bir müdahaleyle hayatta kalabilirdi. Ama hücrede yalnızdı” dedi.
Oğuzcan’ın ölümünün ardından cezaevi doktoru hakkında soruşturma açıldı, ancak yargılama sonucunda mahkeme doktorun “ölümle illiyet bağı kurulamadığı” sebebiyle beraatına karar verdi.
Haberin detaylarına ulaşan Eylem Nazlıer’in anlattıkları ise bu şekilde;
‘Oğuzcan Gürbüzer’in zeka yaşı 6’ydı. Yüzde 93 engelliydi. Epilepsi hastasıydı. Oğuzcan’ın bir huyu vardı, özellikle bisikletleri çok severdi. Gördüğünde dayanamıyor, alıyordu. Ne çaldığını biliyordu, ne de suç işlediğini. Mahkemeler de başta bunu anlamış, beraat kararları vermişti. Ancak bir süre sonra cezalar verilmeye başlandı. Raporlar, belgeler, doktor görüşleri açıkça söylüyordu: Oğuzcan cezaevine konamazdı, o koşullara dayanamazdı. Ama tüm uyarılara rağmen cezaevine kondu. Bir gün cezaevinde, duvarı boyadığı gerekçesiyle hücre cezası verildi. Ailesi, avukatları hemen itiraz etti: “Yalnız kalamazdı, epilepsi hastası yüzde 93 engelliydi.” Kimse dinlemedi. Ve Oğuzcan, tek başına hücreye konduğu gün hayatını kaybetti. Epilepsi nöbeti geçirmişti. Babası anlatıyor: “Defalarca söyledik. Oğlumun cezaevinde kalamayacağını bildirdik. Sağlık raporları vardı, zeka geriliği vardı, epilepsi hastasıydı. Ama kimse dinlemedi. Onu hücreye koydular. Ve orada öldü. Resmen çocuğumu ölüme gönderdiler. Şimdi ne desek ne yapsak boş… Benim oğlum gitti…” Oğuzcan’a “hücrede kalabilir” raporu veren doktor ise beraat etti.’