Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social’da açıklama yaptı.
Trump, “Diğer ülkelerin programlarını test etmesi nedeniyle Savaş Bakanlığı’na nükleer silahları eşit temelde test etme talimatı verdim. Süreç derhal başlayacak” dedi. 1992 yılından beri ABD’nin nükleer silah testi gerçekleştirmediği göz önüne alındığında, Trump’ın hangi tür denemeleri kastettiği belirsizliğini koruyor.
Silah Kontrol Derneği verilerine göre, Rusya’nın 5.580, ABD’nin ise 5.225 nükleer savaş başlığı bulunuyor.
Trump, ABD’nin şu anda en fazla nükleer silaha sahip olduğunu, ancak Çin ve Rusya’nın hızla kendilerine yaklaştığını belirtti. Air Force One’da yaptığı açıklamada ise, “Diğerleri test yaparken bence bizim de yapmamız uygun olur” ifadelerini kullanarak nükleer denemelere başlama niyetini güçlendirdi. Test alanlarının ilerleyen dönemlerde belirleneceğini vurguladı.
Kremlin ise ABD’nin bu açıklamalarına temkinli yaklaştı.
Rusya’nın 29 Ekim’de nükleer enerjili süper torpido denemesi ve 21-22 Ekim’deki füze tatbikatları nükleer testler olarak değerlendirilmektedir. Ancak Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, şu ana kadar herhangi bir ülkenin nükleer deneme yaptığından haberdar olduklarını belirtmedi. Yeni bir silahlanma yarışının başlayıp başlamayacağı sorusuna Peskov, “Herhangi bir ülke moratoryumu ihlal ederse, biz de ona göre davranırız” yanıtını verdi. Bu açıklama, Rusya’nın ABD’nin alacağı potansiyel adımlara karşılık verme niyetini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Kuzey Kore haricindeki nükleer güçlerin son 25 yılda nükleer silah denemesi yapmadığı bir dönemde, bu karşılıklı hamlelerin gerilimi artırması dikkat çekiyor. Özellikle Çin gibi ülkelerin nükleer envanterlerini hızla arttırması, küresel dengenin ne denli hassas olduğunu gözler önüne seriyor.



