Organ bağışı destekçisi olan Papa geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti.
Papa Francis, yaşamının son dönemlerinde yaptığı vaazlarda organ bağışının önemine vurgu yaptı. Organ bağışını ‘benliğin ötesine geçebilme yeteneği’ ve ‘evrensel kardeşliğin sembolü’ olarak nitelendiren Papa’nın, kendisinin organlarını bağışlayamayacağı bildirildi.
Bu kararın ardında kilise ritüeli yatıyor.
Organ bağışına dair tartışmalar, ilk olarak 2011 yılında dönemin ruhani lideri Papa 16. Benedict’in organ bağışına gönüllü olduğunu açıklamasıyla gündeme gelmişti. Alman bir doktorun, Benedict’in organlarını bağışlamaya hazır olduğunu duyurmasıyla başlayan bu durum, Vatikan’da geniş yankı bulmuştu. Ancak Vatikan yetkilileri, papaların organ bağışı yapamayacağı konusunda kararlı bir duruş sergiledi.
Bunun nedeni ise oldukça dikkat çekiciydi; Vatikan’a göre bir papanın bedeni, ölümünden sonra bile kutsal kabul edilen ritüellerin bir parçası olarak değerlendirilmekte ve ‘Papa’nın bedeni, kilisenin mülkü’ olarak algılanmaktaydı. Bu nedenle, Papa’nın bedensel bütünlüğünün korunması gerektiği ifade edildi.
“Ritüel anlamda sorunlar yaşanabilir”
Vatikan kaynakları, bir papanın organlarının başka bedenlerde yaşamaya devam etmesinin, ölümünden sonra gerçekleştirilecek dini anma törenleri açısından ciddi ritüel sorunlar oluşturabileceği uyarısında bulunuyor. Papaların bedenlerinin bütünlüğü, onların ruhani kimliğinin ve kutsal görevlerinin simgesi olarak kabul ediliyor.
