Özgür Özel, ‘Madleen’ gemisine gerçekleştirilen baskının ardından yaptığı ilk açıklamada, Mavi Marmara gemisini hatırlatarak önemli ifadelerde bulundu:
Normal şartlar altında burada herhangi bir siyasi konuyu gündeme getirmiyoruz, ancak bu mesele gerçekten hepimizi derinden etkileyen bir durum. Daha önce de bu filmi izledik, Mavi Marmara olayında benzer şeyler yaşandı. “Gerekirse biz de bineriz.” diyenler, sonradan “Haberimiz yoktu. Bize mi sordunuz?” gibi açıklamalar yapmışlardı.
Ardından Mavi Marmara’nın haklı davasını zayıflatacak bir uluslararası anlaşmayı İsrail ile imzalayıp, mağdur ailelerine, “Biz bu işlerden vazgeçtik. Siz de bunun karşılığında bunu alacaksınız.” demişlerdi. Bu durumu unutmamalıyız. Aynı senaryonun bir daha hayata geçirilmesine asla izin verilmemeli.
Gemide Özlem ve Şuayip adlı kardeşlerimiz bulunuyor. Ben Şuayip’in olduğu o gemide onu kendi yerime geçmiş olarak görüyorum. Özlem’in hayatını da kendi evladımın canı gibi korumak istiyorum. Dışişleri Bakanlığı’nın iki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hakkında ne tür girişimlerde bulunduğunu öğrenmek istiyorum.
Madleen gemisine yönelik operasyonun ardından geminin konumunun ne olduğunu ve içindeki aktivistlerin durumunu bilmek istiyorum. Bu konuda kapsamlı bir şekilde harekete geçilmesi gerekiyor. “Merak etmeyin. Biz ilgili makamlarla görüşüyoruz.” gibi açıklamalar yerine, dünya kamuoyuna İsrail’e karşı net bir tavır sergileyen ve Filistin ile dayanışma içinde bir ses duymak istiyorum.
Trump’ın çizdiği yolda Netanyahu ile kayıkçı kavgası yapıp, aynı zamanda İsrail ile ticaret yapıp, “Ticaret yok. Kusura bakmayın. Aslında biz Filistin ile ticaret yapıyoruz.” diyenlerin durumu ortada. Görünen o ki, 12 silahsız aktivistin temel ihtiyaçlarını karşılamasına izin vermeyen bir İsrail, Filistin ile olan ticaretimize nasıl izin verebilir? Gemiler, İsrail’e giderken, Filistin’e makarna bile gönderilmesine yasak koyan bir İsrail doğrusu gözü dönmüş bir tutum sergiliyor.
Bu noktada hükümete, Sayın Erdoğan ne kadar kararlı ve net durursa, o kadar destekçisiyim. En sert ve açık tutumunu takdir edeceğiz. İsrail’e cesaret verip Filistin’i yalnız bırakacak her bir tavır, tamamen karşısındayız.
Artık sadece mış gibi yapmanın değil, Filistin’e gerçek anlamda sahip çıkmanın ve İsrail’e haddini bildirmenin zamanıdır. Bu şekilde net ve açık bir görüş beyan ediyoruz. Türkiye kamuoyunun bu duruma iktidardan nasıl bir cevap beklediğini de belirtmekte fayda var. Üzerlerine düşeni yapsınlar. Biz kaya gibi onların yanındayız. Eğer harekete geçmezlerse ve bu ayıba ortak olurlarsa, “Bana mı sordular, gittiler?”
Meselenin ciddiyeti büyük. Bu millet, bu durumu bir kez daha affetmeyecektir. Ayrıntılar geliyor…
