İş ve İşçi Sağlığı Güvenlik Meclisi (İSİG), Nisan ayına ait iş ihlalleri raporunu yayımladı. Bu rapora göre, Nisan ayında en az 152 işçinin yaşamını yitirdiği ifade ediliyor. Ölenler arasında 8 çocuk ve 9’u 65 yaş üstü olmak üzere çok sayıda kişi yer alıyor. Böylelikle, 2025 yılının ilk dört ayında yaşamını yitiren işçi sayısı 611’e ulaştı.
İSİG Meclisi raporuna göre, inşaat, tarım, taşımacılık, ticaret, büro, eğitim, sinema ve metal işkollarındaki ölümler dikkat çekiyor.
HAYATINI KAYBEDEN İŞÇİLERİN 9’U EMEKLİ
İş cinayetlerine sektörel olarak bakıldığında, sanayide 49, hizmet sektöründe 37, inşaatta 35 ve tarımda 31 işçi hayatını kaybetti. Rapor, ölen işçilerden 6’sının (yüzde 3,94) sendika üyesi, 146’sının (yüzde 96,06) ise sendikasız olduğunu belirtirken, sendikalı işçilerin metal, güvenlik, eğitim ve inşaat işkollarında çalıştığına dikkat çekiyor.
Nisan ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı ise şöyle gerçekleşti:
- 14 yaş ve altı 3 çocuk işçi
- 15-17 yaş arası 5 çocuk/genç işçi
- 18-29 yaş arası 20 işçi
- 30-49 yaş arası 70 işçi
- 50-64 yaş arası 38 işçi
- 65 yaş ve üstü 9 işçi
- Yaşı belirlenemeyen 7 işçi
Nisan ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı ise şu biçimde sıralanıyor:
- İnşaat, Yol işkolunda 34 işçi
- Tarım, Orman işkolunda 30 işçi
- Taşımacılık işkolunda 13 işçi
- Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 11 işçi
- Metal işkolunda 9 işçi
- Belediye, Genel İşler işkolunda 7 işçi
- Konaklama, Eğlence işkolunda 6 işçi
- Savunma, Güvenlik işkolunda 6 işçi
- Madencilik işkolunda 5 işçi
- Tekstil, Deri işkolunda 5 işçi
- Petro-Kimya, Lastik işkolunda 3 işçi
- Enerji işkolunda 3 işçi
- Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi
- Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi
- Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi
- İletişim işkolunda 1 işçi
- Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 1 işçi
- Çalıştığı işkolu belirlenemeyen 12 işçi
28 Nisan’da İstanbul İSİG Meclisi ile İstanbul Tabip Odası ve Kocaeli İSİG Meclisi tarafından ortaklaşa hazırlanan “Çocuk işçiliği ile mücadele” konulu basın açıklaması metninde şu ifadelerin yer aldığı bildirildi:
“AKP’nin hükümet olduğu ve devletin merkezinde yer aldığı 23. yıl dönümünde, uygulanan tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçi haline gelmesine neden olmaktadır. Ancak çocuk işçiliği sorunu görmezden gelinmeye çalışılmakta. Çocuk işçilik gerçeğini saklayamazsınız.”
Verilere göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılım oranı 2022’de yüzde 18,7 iken, 2023’te yüzde 22,1’e, 2024’te ise yüzde 24,9’a yükselmiş durumda. Yani Türkiye’de 970 bin çocuk işçi olduğu ifade ediliyor. Ancak bu sayıya kayıt dışı çalışan çocuklar ve 15 yaş altındaki işçiler dahil değil. Bu durum, Türkiye’deki çocuk işçi sayısının 3-4 milyona ulaştığını ortaya koyuyor.
Çocuk işçilerin çalışma şekilleri oldukça çeşitlidir. Tarım sektöründe ailesiyle birlikte çalışan, kentlerin varoşlarında herhangi bir ücret almadan aileleri için çalışan veya yaz aylarında iş öğrenmek amacıyla çalışan çocuk işçiler bulunmaktadır. Çocuk işçilerin sistematik olarak Türkiye kapitalizmi doğrultusunda sömürülen kesim olduğunu söylemek mümkündür.
‘MESEM ARACILIĞIYLA KİTLESELLEŞTİRİLEN ÇOCUK İŞÇİLİK’
Çocuk işçi ölümlerinde tarım sektörü ilk sırada yer almaya devam etse de, sanayi ve inşaat sektörlerinde ölen çocuk işçi sayısında artış gözlemlenmektedir. Kırsal yoksulluk devam ettiği halde, kentsel yoksulluğun derinleşmesi, çocuk işçiliğinde bir artışa neden olmaktadır. Kentsel alanlarda yoğunlaşan Organize Sanayi Bölgeleri, işçi ölümlerini şehir merkezlerine taşımaktadır.
Tarım işçisi çocuklar, yaşadıkları ve çalıştıkları alanlardan dışlandıkları için ölümleri genellikle göz ardı edilmektedir. Ancak, bugün çocuk işçiler kentlerin her köşesinde görünmektedir. Her ailede en az bir çocuk çalışıyor ve bu durum artık sıradan bir hal almıştır. Çocuk işçilerin eğitim ve öğrenim argümanlarıyla meşrulaştırılmaya çalışılması, ölümlerini gizlemeye yetmiyor.
Türkiye sanayisinin dünya piyasalarında, özellikle AB pazarında var olabilmesinin yollarından biri ucuz işgücü ihracatıdır. Sermaye için çocuk işçilik hayati bir gerekliliktir. Bu noktada üç temel talep öne çıkıyor:
Çocuk işçilik kesinlikle yasaklanmalı, mesleki öğrenim çocukların gelişimine uygun bir biçimde düzenlenmelidir.
Eğitim, tüm kademelerde ücretsiz olmalı ve müfredat bilimin rehberliğinde yeniden yapılandırılmalıdır.
Yaşam alanları, uyuşturucu ve çeteleşmeden arındırılmalı ve çocukların sağlıklı gelişimi için uygun hale getirilmelidir.
Bunların hayata geçirilmesi, sistem içinde ifadesini bulmakla birlikte örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek büyük önem taşımaktadır.