İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi’nin Marmara Denizi’nde gerçekleştirdiği son araştırmalar, deniz suyu sıcaklıklarının mevsim normalleri civarında devam etmesi dolayısıyla müsilaj oluşumunun bu sezon düşük seviyelerde kaldığını ortaya koydu.
Araştırma, İÜ Su Bilimleri Fakültesi bünyesindeki “R/V Yunus-S” araştırma gemisiyle düzenli olarak yürütülen izleme çalışmaları çerçevesinde hayata geçirildi.
İlgili çalışmada, önceden belirlenen istasyon noktalarında deniz suyunun fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirlemek amacıyla CTD cihazı kullanıldı. Bu cihazla sıcaklık, tuzluluk, çözünmüş oksijen, pH ve iletkenlik gibi önemli parametreler ölçüldü. Elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılırken, örnekleme yapılacak derinlikler de belirlendi.
Ayrıca, çalışmada belirlenen derinliklerden besin tuzu, indikatör bakteri ve fitoplankton örnekleri toplandı. Bölgenin biyolojik çeşitliliği de araştırma kapsamına alındı.
İÜ Su Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Uğur Uzer, müsilajın oluşumunda en önemli etkenlerden birinin planktonik canlılar olduğunu belirtirken, bu canlıların belirli sıcaklık aralıklarında aşırı ürediğini, öldüklerinde ise ortamda “salya” benzeri yapılar bıraktığını ifade etti.
Marmara Denizi’nde 2021 yılında, sıcaklık koşullarının uygunluğu ve dış kaynak girdileri nedeniyle müsilaj oluşturan planktonik canlıların aşırı arttığını kaydeden Uzer, “Normalde Marmara Denizi’nde bu planktonik canlıların artışı normal seyreder. Biz bunu her sene görürüz. Bu planktonik canlılar suyun altında müsilaj oluşturduktan sonra suların ısınması ya da soğumasıyla müsilaj yok olur ve dışarıdaki insanlar bunu görmez.” diye konuştu.
“Suyun sıcaklığını, oksijen seviyesini, suyun zemininde yaşayan canlıları inceliyoruz”
Uzer, 2021 yılında özellikle Doğu Marmara Denizi’nde müsilajın su yüzeyine kadar çıktığını ve kalın bir tabaka oluşturduğunu vurguladı.
İÜ Su Bilimleri Fakültesi olarak Marmara Denizi’ni sürekli olarak incelediklerini belirten Uzer, “R/V Yunus-S araştırma gemisiyle özellikle Marmara’nın doğu havzasını takip ediyoruz. Suyun sıcaklığını, oksijen seviyesini, tuzluluk, iletkenlik, suyun içerisindeki bakteri miktarını, suyun zemininde yaşayan canlıları inceliyoruz. Bu takiplerimiz sonucunda Marmara Denizi’nin nereye doğru gideceğiyle ilgili bilgi sahibi oluyoruz.” ifadesini kullandı.
“Güney Marmara Denizi’nde dip bölgelerde kısım kısım müsilaj oluşumu görünmekte”
Uzer, Marmara Denizi’nde son aylarda müsilaj oluşumunun yoğun olarak başladığını belirterek, bu durumun kendilerini endişelendirdiğini, o dönemdeki ölçümlerde su sıcaklığı ve diğer etkenlerin yüksek olduğunu aktardı.
Ancak zamanla şartların değiştiğini ve su sıcaklığının azalmasıyla müsilajın giderek yok olduğunu ifade eden Uzer, “Şu an Doğu Marmara Denizi’nde müsilaj yok denecek kadar az hatta ‘yok’ diyebiliriz. Fakat Güney Marmara Bölgesi’nde aldığımız bilgilere göre şu an yine azar azar müsilaj devam etmekte. Güney Marmara Denizi’nde özellikle dip bölgelerde kısım kısım müsilaj oluşumu görünmekte.” dedi.
Müsilajın gelecekte tekrar artmasıyla ilgili endişelerinin sürdüğünü belirten Uzer, “Çünkü Marmara Denizi’ne verdiğimiz aşırı yük aynı şekilde devam ediyor. Su sıcaklıkları etkenler arasında çok önemli bir faktördür. Su sıcaklığı tekrar artarsa planktonik canlılar uygun üreme noktasına geldiğinde müsilaj tekrar olacaktır.” şeklinde konuştu.
Uzer, müsilaj oluşumunun Marmara Denizi’nde İzmit Körfezi’nden başladığını gözlemlediklerini aktararak, “Fakat İzmit Körfezi’ndeki dip çamur temizliği projesi kapsamında bakteriyel yük giderek azalmakta. Bu iyiye işaret. Bundan dolayı da müsilajın artık İzmit Körfezi’nden başlama noktasının giderek azaldığını görmekteyiz. Bugünkü ölçümlerde de geçmiş yıllara göre baktığımızda oksijen seviyesi yine beklediğimiz tarzda. Su sıcaklığı mevsim normallerinde ilerlemekte.” dedi.
“İstanbul çevresinde müsilaj gözlemlenmemekte”
İzmit Körfezi’ndeki iyileşmenin tüm Marmara Denizi’ne olumlu etki edeceğini ifade eden Uzer, bu durumun müsilaj oluşumunu azaltacağına dikkat çekti.
Uzer, Doğu Marmara’da su yüzeyinde ve altında müsilajın olmadığını vurgularken, “Çünkü biz su altı örneklemeleri de yapıyoruz. Diğer dalgıç arkadaşlar da dalıp gözlem yapıyorlar. İstanbul çevresinde müsilaj gözlemlenmemekte.” ifadesini kullandı.
İÜ Su Bilimleri Fakültesi’nin Marmara Denizi’nde yürüttüğü bilimsel çalışmaların önemini vurgulayan Uzer, “Özellikle belirlediğimiz hassas noktalara sürekli gidip örnek almaya çalışıyoruz. Bunlardan biri de İzmit Körfezi ve biz bunlara devam edeceğiz. Evimizin arka bahçesi kadar bize yakın ve önemsememiz gereken bir deniz olduğu için Marmara Denizi’nde sürekli çalışacağız.” şeklinde konuştu.