Kene ile mücadele amacıyla doğaya salınan binlerce keklik, sosyal medyada uzun süre gündem oldu.
Kekliklerin, kene ısırıklarının neden olduğu ölümleri azaltmak amacıyla doğaya bırakıldığı öne sürülmüşken, bakanlık ekipleri tarafından yapılan incelemeler sonucunda kekliklerin kene ile mücadelede etkili bir çözüm olmadığı ortaya kondu.
“Keklikler kene yemez. Hatta kene popülasyonunun artmasına neden olur.”
Independent Türkçe’den Serdar Arslan’ın haberine göre, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Orkun, kene ile mücadelede kekliklerin rolüne dair değerlendirmelerde bulundu.
Orkun, “Bazı yanlışlıklar yapıyoruz. Doğruluğu bilinen yanlışlardan biri de keklik salınması. Keklik kene yemez. Tam tersine, Türkiye’de KKKA odaklarında özellikle kekliklerin kenelerin yavrusuna vektörlük yaptığı ve kene popülasyonunu desteklediğini biliyoruz. Bir kekliğin üzerinde yüzlerce kene çıkartabiliyoruz. Dolayısıyla keklik, sadece ömrünün ilk birkaç haftası, yani palaz dönemindeyken böcek yiyor. Orada da birtakım zirai zararları olan böcekleri tüketiyor. Zaten doğada kekliğin keneyi bulması da çok mümkün değil. Maalesef sosyal medyada da birtakım hatalı desteklerle bu iş çok farklı boyutlara taşındı. Ancak bazı odaklarda negatif etkiler yaratabilir ve hatta kene popülasyonunu arttırabilecek sonuçlar doğurabilir. O yüzden bu konuların bilimsel temellerle ele alınması gerekiyor. Keklik, aslında kenelerin çok sevdiği bir canlıdır. Hatta bazı kenelerin larvalarını sıkça buluyoruz kekliklerin üzerinde. Bu yüzden dikkatli olmak lazım. Size çok enteresan bir bilgi vereyim. Türkiye’de en çok keklik popülasyonu gördüğümüz, hatta kekliğin cenneti dediğimiz yerler Sivas ve Erzurum’dur. Ancak KKKA vakasını da en çok gördüğümüz yerler burası.”
“Türkiye dünyada, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin merkez üssü”
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Orkun, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın kene ve kene kaynaklı hastalıkların varlığı açısından çok eski bir geçmişe sahip olduğunu ve hem insan hem de hayvan sağlığına ciddi tehditler oluşturduğunu belirtti.
Orkun, “Biz hayvan sağlığı açısından çok uzun yıllardır, kenelerin bulaştırdığı hastalıkların var olduğunu biliyoruz. Ancak insan hastalıkları açısından özellikle dünyada en büyük Kırım Kongo Kanamalı Ateşi epidemisini yaşadıktan sonra, insan hastalıkları daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Bu da 2000 yılının başında KKKA’nın başlamasıyla gerçekleşti. Şu an KKKA’nın dünyadaki merkez üssüyüz” ifadelerini kullandı.