Kalp çarpıntısı, ülkemizde yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir sağlık sorunudur. Bu durum, kalp yetmezliği, inme veya ani kalp durması gibi ciddi sonuçlar doğurabilir. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, kalp çarpıntısının önemsenmesi gereken bir sorun olduğunu, birçok kişinin bunu geçici bir rahatsızlık olarak değerlendirdiğini vurguluyor. Prof. Dr. Bilge, “Bazı aritmiler zararsız olsa da, yalnızca stres ya da heyecandan kaynaklanmaz, kalpte ritim bozukluğu gibi altta yatan ciddi nedenler de olabilir. Bu nedenle çarpıntı şikayeti önemsenmeli, uzman bir aritmi merkezine başvurulmalıdır. Tedavi planı, kişiye özel yapılmalıdır” şeklinde açıklama yapıyor.
Prof. Dr. Bilge, erken tanı ve doğru tedavi ile birçok çarpıntının kalıcı olarak kontrol altına alınabileceğini belirtiyor. Ritim bozukluklarının tedavisinde, kardiyoloji alanında modern bir yöntem olan ‘ablasyon’un öne çıktığını ifade ediyor. Ayrıca, kalp çarpıntısının nedenlerine dair önemli uyarılar ve önerilerde bulunuyor.
“FELÇ BULGULARI İLE GELEN ÇARPINTI YER ALMAKTADIR”
Kalp çarpıntısı, kalbin normalden hızlı veya düzensiz atması olarak tanımlanırken, genetik faktörlerin yanı sıra sağlıksız yaşam alışkanlıklarının da etkisiyle Türkiye’de giderek yaygınlaşmaktadır. Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, bu duruma göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi, bayılma, çabuk yorulma ve huzursuzluk gibi belirtilerin eşlik edebileceğini ifade ediyor. Bilge, “Acil değerlendirilmesi gereken durumların başında; şiddetli göğüs ağrısı, bayılma, ani nefes darlığı, konuşma bozukluğu veya felç bulguları ile gelen çarpıntı yer almaktadır” diyor.
Çarpıntı problemi yaşayanların kendi kendine teşhis koymaktansa bir kardiyoloji uzmanına başvurması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Bilge, “Erken teşhis ve doğru yöntemle hem kalp sağlığını korumak hem de yaşam kalitesini yükseltmek mümkün olabilmektedir” ifadesini kullanıyor.
KALP ÇARPINTISINI TETİKLEYEN ETKENLER!
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Kaya, kalp çarpıntısının en yaygın tetikleyicilerini şöyle sıralıyor:
- Aşırı kafein (çay, kahve, enerji içeceği) tüketmek
- Uykusuzluk
- Stres, anksiyete
- Alkol, sigara vb zararlı maddeler
- Yoğun egzersiz
- Kansızlık
- Tiroid bozuklukları
- Gebelik
- Bazı ilaçlar ve uyarıcı haplar
- Elektrolit dengesizlikleri (vücutta su ve tuz dengesizliği)
ALTTA KALP HASTALIĞI MI YATIYOR YOKSA BAŞKA BİR SORUN MU?
Kalp çarpıntısının tanısında muayene ve hasta öyküsünün önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bilge, “EKG çarpıntı esnasında yakalanırsa en değerli testtir. Ritim izleme (24-48 saatlik holder, 7-14 günlük patch kayıtları, olay kaydedici veya nadir ataklar için implant edilebilir loop kayıt cihazı ile akıllı saat/telefon uyarıları yararlı ipucu olabilir ama tek başına tanı koydurmaz), Ekokardiyografi, Kan Testleri (Tiroid, elektrolitler, kansızlık vb), Efor testi ve gerektiğinde ileri testler yapılarak aritminin tipinin saptanması ve altta yatan kalp hastalığının varlığının kontrol edilmesi gerekir” şeklinde bilgi veriyor. Bu sayede kişiye özel en uygun tedavi planı belirlenebiliyor.
MODERN SİSTEMLER 3 BOYUTLU HARİTALAMA!
Kalp çarpıntısının en yaygın nedenlerinden biri olan ritim bozukluklarının tedavisinde, ilaç tedavisinin bazı hastalarda yetersiz kalabileceğini belirten Prof. Dr. Bilge, “İlaçlara rağmen çarpıntısı süren veya ilaçlara tolerans gösteremeyen hastalar başta olmak üzere bazı kişilerde ‘kalpkateter ablasyon’ denilen ablasyon tedavisinin uygulanması gerekiyor. Kateter ablasyonu, ritim bozukluğunun kaynağını kalpte hedefleyerek ısı (radyofrekans) veya soğuk (kriyoterapi) ile ortadan kaldıran girişimsel tedavidir. Birçok aritmide kalıcı çözüm sağlayabilir” diyor. Prof. Dr. Ahmet Kaya Bilge, bu yöntemin sedasyon altında yapıldığını, hastanın bilincinin açık olduğunu ancak ağrı hissetmediğini ifade ediyor. Ayrıca, modern sistemler ve 3 boyutlu haritalama kullanılarak radyasyon maruziyetinin oldukça düşük olduğunu ve bazı işlemlerin X ışını kullanılmadan gerçekleştirilebileceğini kaydediyor. Prof. Dr. Bilge, hastaların çoğunun 2–3 gün içinde işe dönebildiğini, fakat daha karmaşık işlemlerde bu sürenin uzayabileceğini belirtiyor. Bazı aritmilerin tekrarlama ihtimalinin bulunduğunu ve bu durumlarda yeniden ablasyon veya ilaç düzenlemesi gerekebileceğini de ekliyor.