Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan yaklaşık 600 bin işçiyi kapsayan 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri sürüyor. Zam oranlarını yetersiz bulan Türk-İş, üye işçilerinin katılımıyla Türkiye genelinde 81 ilde eş zamanlı olarak AKP il binaları önünde toplandı.
Muğla’nın Menteşe ilçesindeki AKP il binası önünde toplanan işçiler, “İşçiler burada Şimşek nerede?”, “Vergide adalet istiyoruz”, “Emeğe saygı, işçiye değer istiyoruz” gibi sloganlar atarak taleplerini dile getirdi.
İşçiler adına basın açıklamasını gerçekleştiren Ersin Sancaklı, “2025 yılı Toplu İş Sözleşmesi sürecinde kamu işçilerinin insanca yaşam taleplerini görünür kılmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak amacıyla başlatmış olduğumuz eylem süreci kararlılıkla devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta işyerleri önünde gerçekleştirdiğimiz bildiri okumalarının ardından, bu hafta şehir meydanlarında kitlesel basın açıklamaları gerçekleştirdik. Tüm illerimizde eş zamanlı olarak planlanan bu açıklamalar, kamu emekçilerinin birliğini ve taleplerinin ciddiyetini gösterecek önemli bir adımdı” ifadelerini kullandı.
81 ilde AK Parti il binalarının önünde olduklarını belirten Sancaklı, “Artık sabrımız kalmadı. Yoksulluğa, adaletsizliğe ve duyarsızlığa dayanacak gücümüz kalmadı. Biz bu ülkenin çalışanlarıyız, emekçileriyiz. Ancak şu anda yaşam mücadelesi veriyoruz. Geçim derdimiz bu denli büyümüşken, bizlere sunulan sözde zam teklifleriyle alay ediliyor. TÜİK’in verileri, halkın gerçeklerini gizlemeyi amaçlıyor. Az kazanandan çok vergi alınıyor ve hayat pahalılığı karşısında maaşlarımız eriyor. Yeter artık. Bu nedenle, buradan AK Parti il binaları önünden taleplerimizi bir kez daha dile getireceğiz” dedi.
İşçilerin taleplerini aktaran Sancaklı, şunları kaydetti:
“TÜİK’in verileri, yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Sözleşme teklifleri, TÜİK’in rakamlarına değil, pazardaki ve mutfaktaki gerçeklere dayanarak hazırlanmalıdır. İnsanca yaşanabilecek, geçim koşullarına uygun bir ücret talep ediyoruz. Hükümetin masaya koyduğu teklifler, emekçileri oyalamaktan başka bir şey değildir. Toplu sözleşme, emekçinin iradesine ve yaşam şartlarına uygun olmalıdır. Emekçilerin sesi dikkate alınmadan yapılan hiçbir teklif meşru değildir. İşçilerin maaşları, eline geçmeden önce vergiyle eriyip gitmektedir. Az kazananlardan çok, çok kazananlardan az vergi alınan mevcut sistem adaletsizdir. Gelir vergisi matrahı, adil ve kademeli bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Taşeron sistemine ve güvencesiz çalışmaya son verilmelidir. Kamu işçilerinin geleceği güvence altına alınmalıdır. Bugün işi olan bir kişi, yarın için kaygı duymamalıdır. Alın terine değer verilmediği sürece adalet sağlanamaz. Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz ve biz bu ülkenin temel direğiyiz. Eğer emek yok sayılırsa, üretim ve adalet de mümkün değildir. Bugün buradayız, çünkü başka çaremiz kalmadı. Duymayan kulaklara ve görmeyen gözlere sesimizi yükseltme zamanı geldi. Sadaka değil, hakkımızı istiyoruz. İkram değil, emeğimizin karşılığını talep ediyoruz. Sefalet değil, onurlu bir yaşam istiyoruz. Ve unutmayın: Biz işçiyiz, emekçiyiz, haklıyız; kazanacağız. Direne direne kazanacağız.”