İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP’li milletvekilleri Suat Özçağdaş, Mahmut Tanal, Nimet Özdemir, Ali Gökçek, Ahmet Baran Yazgan ve İlhami Özcan Aygun’un bugün Boğaz köprüsüne astıkları “İmamoğlu’na özgürlük” yazılı pankartla ilgili soruşturma başlattı. Bu süreçte pankart köprüden kaldırıldı.
SUAT ÖZÇAĞDAŞ: BAŞSAVCIYA KÖTÜ HABERİ VERMEK İSTERİM
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, başlatılan soruşturmayı ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Özçağdaş, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, yetkisi olmayan bir konuda adli soruşturma açmış. Kendisi, Türkiye’nin her yerinde soruşturma açabileceğini zannediyor. Eylemimizi gerçekleştirdiğimiz yer onun yetki alanında değildir. Bunu kendisine bildirmek isterim. Ekrem İmamoğlu hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmadan, onun görsellerini yasaklama yetkisini nereden buluyor? Cumhuriyet Başsavcısı suç işlemektedir. Tarih, suç işleyenlerin sonuçlarını Türkiye’de daha önce görmüştür. Cumhuriyet Başsavcıları çok değerlidir ve ‘Cumhuriyet’ unvanına sahiptirler. Ancak, Cumhuriyet’in Anayasa’sına ve yasalarına uymakla mükelleflerdir. Bununla birlikte, kendisini yetki alanında olmayan bir konuda soruşturma açmaya yetkili görmemesi gerektiğini vurgulamak isterim.”
TANAL: SUÇ OLAN BAŞSAVCININ GÖREV VE YETKİ ALANINDA OLMAMASIDIR
Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, konunun hukuki boyutlarına dair açıklama yaptı. “Eğer bu soruşturma, Ekrem İmamoğlu’nun pankartını astığımız için açıldıysa, Anayasamızın 67 ve 68’inci maddeleri açık bir şekilde siyasi partilerin faaliyette bulunma hakkını tanımaktadır. Biz, cumhurbaşkanı adayımızı kamuoyuna tanıtma hakkına sahibiz. Siyasi Partiler Kanunu’nun 87’nci maddesi, siyasi partilerin adaylarını tanıtma ve seçmenleri bilgilendirme amacıyla pankart gibi araçları kullanma hakkına sahip olduğunu belirtmektedir. Kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı sürece pankart asma hakkımız Anayasa’nın 28’inci maddesi çerçevesinde ifade özgürlüğü kapsamında bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu eylem suç değildir. Asıl sorun Cumhuriyet Başsavcısı’nın görev ve yetki alanına girmeyen konularda müdahale etmesidir.”
“BİRAZ DAHA CEZA MUHAKEMESİ KANUNU OKUSUNLAR”
Tanal, siyasi partilerin pankart asmasının ancak mahkeme kararı ile yasaklanabileceğini ifade etti. “Ya da diğer siyasi partilerden biri, mülki idare amirine başvurarak yasaklayabilir. Cumhuriyet tarihinden beri siyasi partilerin afişleri savcılık tarafından yasaklanmamıştır. Seçim süreçleri dışında, ilçe seçim kurulu ya da il seçim kurulu yetkilidir. Başsavcının, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Anayasa’yı daha iyi okuması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemizin adalete ihtiyacı var; hukukun siyasete alet edilmemesi gerekiyor. Türk yargısının itibarı sürekli kayboluyor. Bunun sebebi ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hukuk dışı uygulamalarındır.”
“NE OLUR HUKUK KALIPLARI İÇERİSİNDE HAREKET ETSİNLER”
Tanal, milletvekili olmalarının göz önüne alındığında, Ankara’da parlamenter suçlarla ilgili yasalar bulunduğunu hatırlatarak, “Eğer bir suç varsa, bunun araştırılması gereken yer Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’dır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tarafından gerçekleştirilen bu durum, bir korkutma ve sindirme politikasıdır. Bu şekilde vatandaşlara ‘Milletvekiline soruşturma açıyorum, dikkatli olun’ mesajı veriliyor. Bu nedenle tavsiyem, lütfen hukuk kalıpları içerisinde hareket etsinler. Biz bu ülkede adalet, hukuk devleti, demokrasi ve özgürlükler için mücadele etmeye devam edeceğiz.” dedi.