Türkiye, ekonomik ve siyasi krizlerle mücadele ederken, çift haneli enflasyon, yaşam pahalılığı ve azalan alım gücü vatandaşların üzerindeki yükü artırmaya devam ediyor.
Uzun süre ekonomik krizi göz ardı eden iktidar, krizin varlığını nihayet kabul ederek halktan sabır talep etti. Bu değişimle birlikte, daha önce ekonomi yönetiminde görev almış olan Mehmet Şimşek, ekonominin başına getirildi.
Mehmet Şimşek, direksiyona geçtikten sonra, geçen yılın başında dezenflasyon sürecine giriş yaptığını belirtmiş, ilk olarak kamu harcamalarında kesintilere gitmiştir. “Tasarruf tedbirleri” adı altında sınırlanan harcamaların ağır yükü ise vatandaş ve kamu çalışanları üzerinde hissedilmeye başlandı.
Ak Parti’nin, uzun yıllardır eleştiri konusu olan lüks yaşam tarzı, geçici olarak da olsa kısıtlanmış gibi görünse de, vatandaşa düşen tek şey “Sabır ve şükür” oldu.
Buna karşın, giderek ağırlaşan ekonomik kriz, faturanın yine vatandaşa çıkmasına neden olurken, ekonomiyi doğrudan etkileyen siyasi gerilimler de azalmadı.
Her siyasi gerginlik, döviz kurlarını artırırken, en son İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından tutuklanması büyük bir siyasi krizin fitilini ateşledi.
Söz konusu krizin ekonomik etkileri ise kısa bir süre içinde hissedildi.
Ekonomi gazetecisi İbrahim Ekinci, Kısa Dalga‘daki yazısında, siyasi krizin ekonomi üzerindeki etkilerine dikkat çekti.
Ekinci, “Sadece birkaç saat içinde dolar kuru 36,5 liradan 41 – 42 liraya fırlamıştır. Birkaç gün içinde Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin yarısı erimiştir. Bu, benzer siyasi operasyonların neden olabileceği gerilimin, Şimşek’in ‘rasyonel’ politikalarının tüm kazanımlarını yok etme riski taşıdığı anlamına geliyor. Ekonomik durum bu denli kırılgan bir zeminde ilerlemektedir. Sorunun çözümü için siyasetin normalleşmesi şart.” ifadelerini kullandı.
“ŞİMŞEK’İN PROGRAMI TAHRİP OLMAYA DEVAM EDECEKTİR”
Siyasi gelişmelerin Şimşek’in programının zeminini tahrip ettiğine dikkat çeken Ekinci, mevcut duruma dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu durumda, hiçbir ihtiyacın -ekonomi dahil- Erdoğan’ın siyasi ihtiyaçlarının önüne geçemeyeceği bir sabit olduğu için, Şimşek’in programının tahrip olmaya devam edecektir.”
İktidarın siyasi yol haritasının ekonomiye zarar verdiğini vurgulayan Ekinci, Erdoğan yönetiminin bu politikaları değiştirme konusunda istekli olmadığını belirtti: “Aksi halde yabancı çıkışları çok daha sert seviyelere ulaşabilir. Bu durum, sadece o hafta 15 milyar dolarlık yabancı fon, 7,5 milyar dolarlık yerli şirketler ve 2,5 milyar dolarlık yerleşik talebinin karşılanma zorunluluğuna işaret etmektedir. Para piyasası fonlarından çıkan 150 milyar liranın yastık altı dövize yöneldiğini dikkate alırsak, olası yeni bir yüksek döviz talebinin, rezervlerin sıfırlanmasına neden olabileceği gerçeği göz ardı edilemez. Birçok iktisatçı, bu riske dikkat çekmektedir.”
