Uzun yıllardır el değiştirme, maaş ödeyememe gibi durumlar yaşadıktan sonra Can Holding’e satılan Doğa Koleji’nde yine kriz var!
Türkiye’nin köklü eğitim kurumlarından biri olan Doğa Koleji, son yıllarda üst üste yaşadığı krizler, el değiştirmeler ve isim değişikliği nedeniyle sürekli gündemde kalmaya devam ediyor. Ancak yaşanan ‘kayyum’ süreci, durumu daha da karmaşık hale getirdi.
Doğa Koleji’nde işlerin karıştığı yıl; 2019. Maaşlar ödenmedi, öğretmenler derse girmedi, okul kapılarında protestolar başladı.
2019 yılı, Doğa Koleji’nin sahibi olan Metal Yapı Konut için büyük bir sorun yılı oldu. Şirket, ciddi mali sorunlarla mücadele etti ve bu sebepten dolayı öğretmenler ve çalışanların maaşlarını ödeyemez hale geldi. Bu أزمة, eğitim faaliyetlerini neredeyse durduracak noktaya kadar geldi. Ardından okul satışa çıkarıldı ve uzun müzakerelerin ardından, Can Holding okulun yeni sahibi oldu. Okulun imajını düzeltmek için İTÜ ETA VAKFI ile bir ‘prestij’ anlaşması da yapıldı, bu anlaşma ile okulun adı İTÜ ETA VAKFI Doğa Koleji oldu. Süreçler düzeldiğinde, bu anlaşma son buldu ve okulun adından İTÜ ETA VAKFI ibaresi kaldırıldı. Ancak şimdi sorun Can Holding’in karşılaştığı sıkıntılar oldu.
Son olarak Can Holding’e yapılan operasyonda 121 şirkete el koyuldu, aralarında Doğa Koleji de var!
Küçükçekmece Başsavcılığı, Can Holding’e yönelik bir operasyon başlattı; ‘Suç örgütü kurmak’, ‘kaçakçılık’, ‘dolandırıcılık’ ve ‘suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak’ suçlamaları doğrultusunda bu holding bünyesindeki şirketlere el koyarak TMSF’ye devretti.
Bu operasyonun hedeflerinden biri de Doğa Koleji oldu. Kurum, geçmişte yaşadığı sıkıntılardan henüz yeni çıkmışken bir başka skandalla karşı karşıya kaldı.
TMSF tarafından yapılan açıklamada, “Grup içinde yer alan okullar ve diğer eğitim kurumları, kamu yararı öncelikli olacak şekilde yönetilmeye devam edecektir.” ifadeleri yer aldı.
Can Holding operasyonu nedir?
Küçükçekmece Başsavcılığı, Can Holding’in sahibi Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ’ın da aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında gözaltı kararı aldı. Başlatılan soruşturma çerçevesinde, holding bünyesinde bulunan Habertürk ve Show TV gibi medya kuruluşları da dâhil olmak üzere 121 şirkete ve malvarlıklarına el konuldu. Şirketlerde aramaların devam ettiği belirtiliyor. Şu an yürütülen soruşturma neticesinde, Can Holding bünyesinde suç işlemek amacıyla örgüt kurulduğu, bu örgüt aracılığıyla nitelikli dolandırıcılık, vergi kaçakçılığı ve kaynağı belirsiz gelirlerin şirkete aktarılmasının önüne geçilmek istendiği anlaşılmıştır.
MASAK raporları ile mali denetimlerin ışığında başlatılan soruşturmada, Can Holding bünyesinde kaynağı belirsiz büyük miktarda para akışları tespit edildi. Bu paraların çeşitli şirketler arasında aktarılması suretiyle izlerinin gizlenmesi planlanıyordu. Ayrıca, faturasız işlemler ve sahte belge düzenlemeleriyle vergi yükümlülüklerinin azaltıldığı belgelendi. Şirketlerde yapılan bu yasal işlemler sonrası, komisyonlar ve sorumluluklar arasındaki ayrımın belirsizleştirildiği gözlemlendi.
Sonuç olarak, suç örgütünün nitelikli dolandırıcılık, kaçakçılık ve vergi usülsüzlüğü gibi konulardan elde ettiği gelirlerle ticari faaliyetlerini genişlettiği ve stratejik sektörlerde gerçekleştirdiği alımları suç gelirleriyle finanse ederek meşruiyet kazanmaya yönelik çabalar gösterdiği ortaya çıktı. Yapılan operasyon sonucunda, 121 şirketin malvarlıklarına el konarak TMSF kayyım olarak atandı ve 10 şüpheli hakkında gözaltı kararı alındı.
