Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Burak Arıcak, orman yangınları sonucu oluşan küllerin rüzgarın etkisiyle bir haftadan uzun bir süre boyunca taşınabileceğini belirtti.
Arıcak, orman yangınlarının sadece etkilenen alanları değil, çevresindeki pek çok bölgeyi de vurduğunu ifade ederek, bu olayların çevresel bir felaket olduğunu vurguladı.
Sakarya’nın Geyve ilçesinden başlayarak Bilecik’in Osmaneli ilçesine kadar uzanan yangının, Bursa ve çevresindeki yerleşim alanlarını da etkilediğini dile getiren Arıcak, 23 Temmuz akşamı Bursa’da görülen duman tabakasının, görüş açısını bozarak puslu bir hava ve kül ile is kokusu oluşturduğunu kaydetti.
Yanan maddelerden çıkan gazlar arasında partikül maddelerin yanı sıra karbonmonoksit ve karbondioksit bulunduğunu aktaran Arıcak, “Bunun içerisinde kül taneleri, partikülleri de var. Bu küller, o kadar küçük taneler ki meteorolojik olaylarla, rüzgarla beraber çok uzak mesafelere kadar taşınabiliyor.” şeklinde konuştu.
Bu durumun etkilerinin bir süre daha devam edeceğine dikkat çeken Arıcak, özellikle yaşlıların, kronik rahatsızlıkları bulunan bireylerin ve astım hastalarının dikkatli olmaları gerektiğini belirterek, “Mümkünse maske kullanmalarını veya kapalı mekanlarda kalmalarını tavsiye ederiz.” dedi.
İç hava kalitesinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Arıcak, hava filtreleri veya hava temizleyicilerin kullanılmasını, klima sistemlerinin dış hava sirkülasyonunu kapatmasını önerdi. Hayvancılıkla uğraşanlar için ise hayvanların temiz suya erişimi sağlanmalı ve yemlerin üzerinin kül dokusundan korunması gerektiğini ifade etti.
“Kapalı alanlarda durmaya çalışın, bol su için”
Prof. Dr. Arıcak, orman yangınlarının sürdüğü bölgelere yakın illerde kül yağışlarının ve is tabakasının belirgin hale gelebileceği uyarısında bulundu.
Orman yangınları sonucu ortaya çıkan dumanın, karbonmonoksit, karbondioksit, ince partiküller ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi insan sağlığına zarar verebilecek bileşenler içerdiğini belirten Arıcak, bu durumun solunum yolu rahatsızlığı olan bireyler için risk oluşturduğunu ifade etti. “Çocukların, yaşlıların nefes alması zorlaşabilir. O yüzden özellikle bu kişilerin dikkat etmesi gerekiyor. Bu, öyle bir şey ki rüzgarla taşınan materyaller, su kaynaklarını, toprağı, mevcut bitki türlerini bile etkileyecektir. Hava kirliliği değil tabii ki ama sonuçta olması gereken ortamı, havanın yoğunluğunu, durumunu bozan bir şey. İstenilen bir ortam değil.” dedi.
Bunun geçici bir durum olduğunu açıklayan Arıcak, “Partikül maddeler, bir süre sonra çökecek. O olgu bitene kadar dikkat edilmesini önerebiliriz. Yangının süresi ve yanan alan miktarının boyutuna ve rüzgarın sürekliliğine bağlı olarak bir gün de sürebilir, bir haftayı da bulabilir, belki daha fazla bile sürebilir. Rüzgar süreklilik arz etmediği sürece 1-2 günde geçeceğini tahmin edebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Arıcak, bağıl nemin yüzde 10’un altına düştüğünü ve orman yangınlarının önlenmesi için dikkatli olunması gerektiğini söyleyerek, “Çok kuru bir hava da var. Sıcaklık, oldukça yüksek ve ortamda yanıcı madde de var. Zaten bu üç olgu birleşince yangın için oldukça elverişli bir ortam oluşuyor. Şu anda ormanlarımız, yanmaya aşırı derecede meyilli bir ortam. En ufak bir dikkatsizlikte maalesef yangın başlıyor ve büyüyerek devam ediyor.” sözlerini ekledi.