Geyve Han’ın önündeki tarihi mezar odası, geçmişin izlerini günümüze iletiyor. Mezarın, büyük ihtimalle Prusa ad Olympum kentinde yaşamış bir asile veya zengine ait olduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Şahin, “M.Ö. 2’nci yüzyıldan kalma kültürel bir miras” ifadesinde bulundu.
Taha TÜTÜNCÜ
Kamera: Bircan ÖRSEL / Kurgu: Dilek ÖZYER
Bursa’nın tarihi dokusuna her geçen gün yenilikler ekleniyor. Osmangazi’ye bağlı Orhanbey Mahallesi’ndeki Borsa Sokak’ında konumlanan ve literatürde “Bursa Tümülüsü” olarak adlandırılan oda tipi mezar yapısı, Geyve Han’ın kuzeydoğusunda, eski Prusa ad Olympum kenti akropolü olduğu tahmin edilen Tophane-Hisariçi bölgesine yaklaşık 400 metre mesafede yer alıyor.
Tarihi mezar, Büyükşehir Belediyesi, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Kültür Turizm İl Müdürlüğü’nün ortak çalışmalarıyla koruma altına alınmış durumda. Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, mezar yapısıyla ilgili olarak, “Burası 1969 yılında sanayi ve ticaret odasının hafriyat çalışmaları sırasında tesadüfen ortaya çıkmış bir mezar odasıdır. 2003 yılına kadar toprak altında kalmış, 2003 yılında meydan projesi kapsamında tekrardan açığa çıkmıştır” bilgisini aktardı.
Bithynia Krallığı Dönemine Ait
Mezarın milattan önce (M.Ö.) 2’nci yüzyıla tarihlendiğini ve Bithynia Krallığı dönemine ait olduğunu ifade eden Şahin, “Burası, mezar odası ve koridordan oluşan bir kompleks. Buluntu durumu itibariyle oda mezar olarak değerlendirilmiş. Ancak biz bu tür önünde koridor olan mezar odalarını ‘tümülüs mezarı’ olarak biliyoruz. Zaman içerisinde tümülüsün toprak yüksekliği de bir şekilde ortadan kaldırılmış, günümüze sadece mezar odası olarak gelmiştir” şeklinde konuştu.
Bu önemli kalıntıya bakıldığında, mezar odasının zemininden 3 metre daha aşağıda olduğu anlaşılmaktadır. Şahin, “Dolayısıyla antik kent günümüzden 3 metre daha aşağıda bulunuyor. Bu da kentin Tophane bölgesindeki sur duvarlarıyla sınırlı olmadığını, nekropolleriyle birlikte bulunduğumuz yerlere kadar uzandığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Asilzade ya da Zengin Biri
Bu tür mezarların sadece gömme geleneği değil, aynı zamanda dönemin toplumsal yapısını da yansıttığını belirten Şahin, mezarın kime ait olduğuna dair bilgilerini şu sözlerle paylaştı: “Bu mezar büyük ihtimalle Prusa ad Olympum kentinde yaşamış bir asile ait. O dönem böyle mezarlara yalnızca ileri gelenler gömülürdü. Normal halk için böyle ihtişamlı yapılar söz konusu değildi.”
Yapının geçmişte arkeolojik bir kazıya tabi tutulmadığını, yalnızca bir kurtarma kazısı kapsamına alındığını vurgulayan Şahin, bilgi eksikliklerine rağmen gerçekleştirilen çalışmaların önemli olduğunu kaydetti. “Kazılar 1969’da yapıldığı için kime ait olduğu konusunda net bilgi yok. Ancak seramik buluntular bize mezarın bir asilzade ya da zengin kişiye ait olduğunu gösteriyor. Bulguların sağ salim toplanması bile büyük bir başarı” dedi.
Bu Yapı Bir Emanet
Mezar odasının şu an cam ile kaplandığına dikkat çeken Mustafa Şahin, bu yapı üzerine yapılan koruma uygulamalarının başarılı olduğunu, fakat toplumsal farkındalığın artması gerektiğini dile getirdi.
Şahin, “Cam örtü sayesinde içerideki mezar gözükür halde kalırken, kenarlardaki delikler sayesinde rutubet artmıyor. Bu teknikler sayesinde mezar odası iyi korunuyor. Ancak vatandaşlar burayı daha özenli kullanmalı. Burası bir yatır değil. M.Ö. 2’nci yüzyıldan kalma kültürel bir miras. Vatandaşlar belki burayı bir evliya mezarı zannedip para atıyor, dua ediyor. Ama bu yanlış. Bu yapı bir emanet. Miras demiyorum, emanet diyorum. Çünkü biz onu dilediğimiz gibi kullanamayız. Görevimiz onu koruyarak gelecek kuşaklara aktarmak” şeklinde konuştu.
Kaderine mi Terk Edildi
Günümüzde cam bir örtü ile korunan mezar odası, içerideki manzarasıyla koruma anlayışından uzak bir durumdadır. Oda mezarının içi çeşitli atıklarla dolmuş, plastik şişeler, kağıtlar ve diğer çöpler tarihî yapının siluetini gölgeliyor. Ayrıca, bu kültürel miras hakkında ziyaretçilere bilgi verecek tek bir levha bile bulunmuyor. Bu durum, kıymetli bir yapının kent belleğine kazandırılması adına hala atılması gereken adımların eksik olduğunu gözler önüne seriyor.