Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in belediyeden aldığı lüks daire hakkındaki davada karar kesinleşti.
Melih Gökçek, görevinden ayrıldıktan sonra oturduğu evi iki ay içinde boşaltmamış ve kendisinden sonra göreve gelen Mustafa Tuna döneminde daireyi eşi üzerinden satın almıştı.
Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olması ile birlikte olay mahkemeye intikal etti.
Yargıtay’da görülen dava sonuçlandı ve Melih Gökçek davayı kaybetti. Daireyi, belediyeden o zamanki rayiç bedelin yüzde 10’unu ödeyerek satın alan Melih Gökçek, daireyi yeniden belediyeye devredecek.
Melih Gökçek’in kaybettiği dava ile ilgili açıklaması 👇
‘7061 sayılı kanunla kamu ve belediye lojmanlarında oturanlara içerisinde oturdukları lojmanların satış hakkı getirildi. Ben de o tarihte bu maddeden yararlanarak içerisinde oturduğum lojmanın satışını belediyeden talep ettim. Ve şu anda içerisinde oturduğum evi eşim satın aldı.
Bugün, Mustafa Tuna döneminde satın aldığım bu evimle ilgili görülen davada Yargıtay süreci tamamlandı ve davayı kaybettim. Gerekçe olarak, 2017 yılında satışla ilgili belediye meclisine sevk edilen yazının altında benim de imzamın bulunması gösterildi.
Oysa satış kararı, o dönemki Belediye Başkanı Mustafa Tuna tarafından alınmıştı. Ben ise ilgili gayrimenkulü, o günkü rayiç bedelin yaklaşık %10 üzerinde, tamamen yasal çerçevede satın almıştım.
Şimdi belediye, bu satış bedelini tarafıma iade edecek ve ben yaşadığım evden çıkacağım.
Karar, kuşkusuz benim aleyhime. Fakat buna rağmen, adalet sistemimize olan inancımı ve verilen karara duyduğum saygıyı koruyorum.
Bu ülkede hukuk varsa, kararları hoşumuza gitmese bile ona riayet etmek hepimizin sorumluluğudur.
Benim durduğum yer belli: Her zaman hukuk, her zaman adalet. Aynı saygıyı, yargı kararlarını kendi lehine olmadığında kabullenmekte zorlanan diğer siyasi partilerden de bekliyoruz.
Ayrıca “Melih Gökçek yargılanmıyor” şeklinde sürekli tekrar edilen söylemlerin ne kadar temelsiz ve toplumu yanıltıcı olduğu da bu süreçle birlikte bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Hukukun işleyişini siyasi malzeme yaparak gerçekleri çarpıtmak, ne adalete ne de millete hizmet eder.’