Erkuvvet, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Bursaspor, Balıkesir’de 2-1’lik Artvin Hopa galibiyetiyle şampiyonluğunu tescilledi.
Bu şampiyonluk, elbette çok önemlidir, ancak Bursaspor için hedefe ulaşma yolunda yalnızca ilk engelin aşılması anlamına geliyor.
Pazar günü Bursa-Balıkesir güzergahında yaşananlar, adeta bir gövde gösterisi niteliğindeydi. Yaklaşık 15 bin yeşil beyaz taraftarın Balıkesir’e doğru akın etmesi, sıradan bir sivil toplum hareketinin ötesinde bir gösteriydi.
Binlerce insanı sokaklara döken, maç sonrası sahaya inmesini sağlayan heyecan, sadece kazanılan şampiyonluktan ibaret değildi. Burada aslında önemli olan, bu şampiyonluğun, taşıdığı anlamlardı.
Bu şampiyonluk, yıllarca süren bir kâbustan uyanışın simgesiydi. Süper Lig’de zafer elde etmiş ülkedeki en köklü camialardan birinin, maç sonunda ‘Ayaktayız’ diye haykırdığı coşku, gözler önündeydi.
Bursaspor’un şehre kattığı değer nedeniyle, iktidar ve muhalefet partilerinin siyasileri de Balıkesir Atatürk Stadına gelerek, pozlar vermeye teşvik etti. Kulübün şehrin birleştirici gücü olduğu gerçeği bir kez daha gözler önüne serildi.
Bursaspor’un, kentin en büyük markası ve sivil toplum örgütü olduğu, tüm Türkiye tarafından bir kez daha ilan edildi.
Yaşanan bu coşku karşısında, hicap duyması gereken bazı kesimler de var.
Özellikle ‘Biz olmasak kulüp kapanır’ diyen başkan ve yakın çevresi ile, kulübün ‘başka bir isim altında’ yoluna devam etmesi gerektiğini savunan ve Bursaspor’un büyüklüğünü anlamayan şehir yöneticileri bu kesimler arasında öne çıkıyor.
Ayrıca, bu tabloyu gururla izleyen ve bu başarıda büyük pay sahibi olan isimler de dikkat çekiyor.
Bunların başında, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve eski bakanlardan Faruk Çelik geliyor.
Aylarca gecesini gündüzüne katan, gerektiğinde sertleşen, gerektiğinde Bursaspor için kapı kapı dolaşan Başkan Enes Çelik ve ekibi de gösterdikleri çaba nedeniyle gurur duymalıdır.
Başarıyla takımı yöneten Batalla, 5’te 5 başarılı sonuçla ‘şampiyon hoca’ unvanını kazanan Adem Çağlayan ve sahada sonuna dek mücadele eden futbolcular da terlerinin karşılığını alırken, kulüpte görev yapan yardımcı hocalar ve diğer çalışanlar da benzer bir başarı hissini paylaşıyorlar.
Şimdi ‘alacaklı’ konumundaki yöneticilerin, kulübe olan ‘borçlarını’ ödeme zamanı gelmiştir.
Olay Yazarı Ertan Erkuvvet’in yazısının tamamı için tıklayın…
