Yaş ilerledikçe göz sağlığında meydana gelen bozulmalar, görme kaybı riskini artırmaktadır. 60 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 58’i görme gücünde azalma yaşarken, 65 yaşından sonra her üç kişiden biri, görmeyi olumsuz etkileyen bir göz hastalığı ile karşılaşmaktadır. Göz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Özlem Tök, ileri yaşlarda en sık görülen dört göz hastalığını ve tedavi yöntemlerini detaylandırdı. Prof. Dr. Tök, erken teşhis ve doğru tedavi yaklaşımlarının, görme kaybını önleme konusunda hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
“ZAMANLA UZAK VE YAKIN GÖRME ETKİLENİR”
Kataraktın, dünya genelinde önlenebilir körlüğün en yaygın nedeni olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tök, bu hastalığın, göz merceğinin yaşla birlikte sertleşmesi ve bulanıklaşması aracılığıyla geliştiğini ifade etti. Tök, “Katarakt, erken aşamada renklerin soluklaşması ve kontrast duyarlılığındaki azalma ile kendini gösterir. Özellikle düşük ışıkta görme zorluğu başlar. Zamanla hem uzak hem de yakın görme etkilenir. Tedavi olarak fakoemülsifikasyon yöntemi ile mercek cerrahi olarak çıkarılır ve hastaya uygun bir yapay mercek yerleştirilir. Bu mercekler aynı zamanda astigmatizmanın düzeltilmesine de yardımcı olabilir” şeklinde konuştu.
“AĞIR GÖRME KAYBININ YÜZDE 80’İ ÖNLENEBİLİR”
Yaşlı bireylerde artan göz hastalıkları konusunda farkındalık oluşturmanın önemini vurgulayan Prof. Dr. Özlem Tök, “Tedavi ve önleyici tedbirlerle ağır görme kaybının yüzde 80’i önlenebilir. Görmeyi korumanın en etkili yolu düzenli kontrol, erken tanı ve uygun tedavi sürecidir” ifadelerini kullandı.
DİYABET GÖZDE CİDDİ HASARLARA MI NEDEN OLUR?
Uzun süreli diyabetin göz üzerinde ciddi hasarlara sebep olabileceğini belirten Prof. Dr. Tök, “Diyabetik retinopati, retina damarlarında sızıntı, kanama ve ödem ile başlar; ilerleyen aşamalarda damarın tıkanması ve retina dekolmanı gibi ciddî sonuçlar doğurabilir. En yaygın görme kaybı nedeni olan makula ödemi, anti-VEGF enjeksiyonları ya da steroid implantlar ile tedavi edilir. Gerekli durumlarda retina lazeri veya vitrektomi ameliyatı da uygulanmaktadır” şeklinde konuştu.
“KURU VE YAŞ TİP OLMAK ÜZERE İKİ ŞEKİLDE GÖRÜLÜR”
Yaşa bağlı makula dejenerasyonunun, gelişmiş ülkelerde 65 yaş üstü bireylerde en sık görülen görme kaybı sebebi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tök, bu hastalığın kuru ve yaş tip olmak üzere iki farklı şekilde ortaya çıktığını söyledi.
Tök, “Kuru tipte drusen adı verilen birikintiler makula hücrelerini öldürür; yaş tipte ise makula altında yeni damarlar oluşur ve bu damarlar sızıntı veya kanamaya yol açar. Kuru tipte lutein ve zeoksantin içeren antioksidan takviyeleri kullanılırken, yeni geliştirilen enjeksiyon tedavileri de uygulama protokollerine girmiştir. Yaş tipte ise anti-VEGF enjeksiyonları uygulanmaktadır” dedi.
“GLOKOM FARK EDİLMEZSE KÖRLÜĞE YOL AÇIYOR”
Glokomun, göz içi basıncının artışı ile ortaya çıktığını ve erken evrede belirtiler vermediğini belirten Prof. Dr. Tök, hastalığın sinsi bir seyir izlediğine dikkat çekti. Tök, “Bu basınç artışı, göz sinirlerine zarar vererek kalıcı görme kaybına neden olabilir. Glokomun yol açtığı hasar geri döndürülemez. Risk, 60 yaşından sonra altı kat artar. Tedavide basıncı düşüren damlalar, lazer ve cerrahi çözümler kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı.
(İHA)
